Wednesday, September 12, 2012

Patlıcan Kebap
















Merhaba...






Sanırım problemim çözüldü.






Bu arada yayınlayacağım çok şey birikti...






Neler yaptım neler ;)











Önce Kuzey Efendi bu aralar ne yapıyor, ondan bahsetmek istiyorum.











Küçük Bey'in kahvaltı keyfi...











Oğlum artık kahvaltısını "pende peynir" (pembe peynir) ile yapıyor ;)






Bilin bakalım "pende peynir" ne?











Paşa artık ne yiyeceğine kendi karar verdiği için annem soruyor, 






- Kuzey kahvaltıda ne yiyeceksin, diye.






Paşa cevap veriyor "men, pende peynir yicem".






Tabii ki ben anlamıyorum. Annane devam ediyor.






-Yumurtanı nasıl yiyeceksin...






- Pişik...











Türkçe meali;






Pende peynir; Kaşarı kibrit çöpü gibi doğrayıp, vişne reçeli ya da çilek reçeline batırıp yiyormuş.






İşte onun adı pende peynirmiş.






Pişik; sahanda yumurtanın yeni adı ;)











Kuzey'in annane kahvaltısı...






Üçgen peynir ya da pende peynir (kaşar) (tercih yapıyor, ikisinden de yerse, kim naz yapacak?)






Yumurtası "pişik" ya da "suda" (kendi karar veriyor, rafadan olursa sarısı yenmiyor).






Domates-salatalık kesinlikle olacak ama mutlaka domatesin kabukları soyulacak ayrıca oda sıcaklığında olacak, azıcık soğuk olursa yememek için mazeret bulunmuş oluyor, yenmiyor.






Zeytin, küçük sele zeytini olacak, az tuzlu, çok etli olmayacak, beğenirsek yiyoruz, beğenmezsek sofraya gelip gidiyor, yenmiyor.






Arada bir sebzeli krep... annanesinin onu yedirmek için değişik oyunları var,






ben bu konunun tamamen dışındayım ;)






Süt, çilekli olacak...











kahvaltının sonunda annanesiyle keyif yaparken şekersiz "paşa çayı" içilecek.











Tam keyif adamı oldu, paşa...











Kahvaltının nerede olacağı konusunda pazarlık aşaması,






- Annane evde yemek istemiyorum, parka gidelim, diyormuş.






Haftanın 2-3 günü sevgili annanemiz ile parkta kahvaltı...






(parktaki kahvaltılarını görseniz, havuzun kenarındaki çardağa yerleşiliyor,






bir tarafı çocuk parkı diğer tarafı havuz, masa örtülerine kadar özel...)






Park olmazsa balkon...











Biz senin hakkını nasıl öderiz, sevgili annanemiz...











Kuzey'in benimle kahvaltısı...






Sabah kalkılıyor "anne, işe gitme..." nazlanması.






- Tamam oğlum, bugün iş yok.






- Anne, men acıktın (yanlış yazmadım, daha ekleri tam yerli yerinde kullanamıyoruz)






- Tamam hayatım kahvaltı yapalım, ne yiyelim.






- Kek, çilekli süt...






Sonra 3,5 saat süren bir kahvaltı nazlanması ve yalan yanlış bir kahvaltı...

























Yani oğlum haftasonları yarı aç - yarı tok geziyor.











Gelelim tarifimize...











Malzemeler






1 kg patlıcan






Sıvıyağ (kızartmak için)






3 adet domates






6-7 tane sivri biber











Köftesi için;






Yarım kg kıyma






1 kuru soğan (rendelenmiş)






1 yumurta






Yarım su bardağı ekmek içi (ben ekmeği fırında kurutup robottan geçiriyorum. Hazır oluyor.)






Maydanoz (o an evde yoktu, ben koymadım)






Karabiber






Kırmızı pulbiber






Kekik






Tuz











Sosu İçin;






1  kaşık salça






Sıvıyağ






2 diş sarımsak






1 çay kaşığı şeker






tuz






su
















Hazırlanışı











Önce köfte malzemelerini iyice karıştırarak köftemizi yoğuruyoruz. Ekmek içi az gelirse ekleyebilirsiniz. Soğan ve yumurtanın büyüklüğüne göre miktarı değişebiliyor. Yoğurulmuş köftemizi yarım saat kadar dinlendirip, ondan sonra şekillendiriyoruz.











Daha sonra patlıcanları yıkayıp alacalı soyuyoruz. Yaklaşık 15-20 dakika tuzlu suda bekleyiyoruz. Daha sonra iyice korulayıp, 2-3 parmak eninde doğruyoruz. Ben sıvıyağda birazcık kızarttım ve havlu kağıda çıkartarak fazla yağını çektirdim. Dışarıda çiğden koyup pişiriyorlar ama onların fırınlarının ısısı evdekilerden çok yüksek ya da mangalda yapıyorlar onun pişirmesi de ev tipi fırınlardan farklı... 











Neyse ben böylesini tercih ettim, siz patlıcanları çiğden koyarak da deneyebilirsiniz ;)











Bir patlıcan, bir köfte tepsiye dizdim. Daha küçük bir tepsiye de dizebilirsiniz. Ben ortada kalan boşluğa ikiye keserek domates koydum (domates lezzetlendiriyor) ve dilimlenmiş domates ve biberle üzerini süsledim.











Başka bir tencerede sıvıyağda salçasını kokusu çıkana kadar kavurdum biraz sıcak su ile açarak tuz, şeker ve sarımsağını ilave ettim. Birkaç dakika bu şekilde pişti.











Bu sosu patlıcanların üzerini geçmeyecek şekilde tepsiye döktüm. Aceleniz varsa biraz ocakta kaynatıp, daha sonra fırına verebilirsiniz. Direk fırına verirseniz üzerini aleminyum folyo ile kapatırsanız üstleri yanmaz. Pişmesine yakın folyoyu alıp üstlerinin kızarmasını sağlayın.











Afiyet olsun...

No comments:

Post a Comment