Sokak müzisyenliği ilgimi çekmez. Açılışlarda, resepsiyonlarda çalarım bazen. Bir kez de metroda çalmıştım. Sokakta çalmam hiç. Bazen arkadaşlar ısrar ederler. Ya da yürürken yolda müzisyen arkadaşlara rastlarım. Hadi çıkar çellonu derler.
Haftasonu da cumartesi akşamı sokakta çaldık. İlginç bir üçlü oldu. Gitar, klarnet ve çello. Yolda giderken rastladım tabii. Gitarcı arkadaş mini bir amfi koymuş yere, çok rahat ve ustaca çalıyordu. Ancak çok iyi gitaristler rahat ve hafif çalarlar. Klarnetçi kız da bizim müzik çevresinden ama asıl mesleği dişçilik. Gündüzleri dişçilik yapıyor akşamları bambaşka kıyafetlerle sokaklarda klarnet çalıyor, para topluyor.
Sokak müzisyenleri fena para yapmazlar. Hatta çoğunlukla kafelerde, barlarda çalanlardan daha çok kazanırlar. Birçok müzisyen var İstanbul’da. Kafelerde, barlarda çalmak öyle kolay değil. Önce tanınmak gerekir. Bizde böyledir bütün işler, 2-3 yıl çalmadan kimse seni bilmez tanımaz sokaklarda.
Gece 100, 200 liraya bile çalanlar var çok işlek olmayan yerlerde, kafelerde. Belirli müşterisi olan yerlerdir bunlar. Hep aynı insanlar gider, müzisyenlerin arkadaşlarıdır çoğu da. Öyle ki, bedava konser verenler de vardır.
Örneğin, deneysel veya caz çalan çok iyi müzisyenler vardır, onlar kafelerde keyif için ücretsiz çalarlar. Dinleyicileri de yoktur. Ama kolay tanınan parça çal hemen dolar orası. İnsanlar kulaklarına tanıdık gelen müzikleri dinler.
Eskiden kocaman kasalı gitarlar varmış, Martin, Fender gibi, müzisyenler şarkılarını ince işlermiş. Şimdilerde şarkının kolayı dinleniyor, fazla çeşitleme olmayacak.
Sokak müzisyenleri iyi çalarlar iyi de kazanırlar, ama onlara göre iyi tabii. Gecede birkaç yüz lira iyidir. Bir de genelde sokak müzisyenleri, Beyoğlu, Galata, Sıraselviler, Cihangir gibi yerlerde çalar. Bu semtlerde yaşayanlar ise çok paralı değildir. Zenginler Polonezköy’e veya uzaklara taşınırlar. Nedeni de gürültü. Galata’da gürültü vardır.
Ancak son zamanlarda içki yasağı nedeniyle bu semtler ve civarında dışarıda oturma azaldığı için ortam da biraz değişti. Sessizleşti bu gibi yerler.
Gitar ve klarnetçi arkadaşlar caza ve Fransız şarkılarına yatkındılar. Bense klasik müzikçi olarak müziği kendi kulvarıma çekiyordum. O nedenle solo ve ikili çaldık daha çok. Klarnetçi kız sonra Hit The Road Jack’i söylemeye başladı. O zaman para miktarı arttı.
Sürekli farklı parça düşünüp çalmaktansa bir de kolaylık oluyor, dikilip dinleyenler bir 10 dakika duruyor, mırıldanıp ayak vurup gülümseyip gidiyorlar, yakınlardaki kafelerdekiler de arada değişiyor. Bir süre sonra birbirimize bakıp, müşteriler değişti anlamında göz kırpıyoruz ve daha önce çaldıklarımızı tekrar çalıyoruz. Müşterilerden çok bizim eğlendiğimizi söyleyebilirim.